15 Aralık 2015 Salı

Erteleme Hayatı

"Her an her şey olabilir"i bile bile yapmayız gerekeni. Çünkü biz ölümsüz zannederiz kendimizi.
Hayalleri erteleriz, aşkları, barışmaları, kavuşmaları, düşlerimizi erteleriz, bizi gülümseteceğini bile bile, güzel olan her şeyi erteleriz.
Biz vakti yönetebiliriz sanıp "yarın yaparım" deriz. Oysa yarın, senin planın değil yaşamın planı işleyecek.
Şimdi, ertelediğin hayalin peşinden gitmek için; vaktin var mı diye bir daha düşünmek ister misin?

DY
ARALIK '15


18 Kasım 2015 Çarşamba

Bunu Denesek mi?


Bir gülümseme için, yol veriyorum karşıdan karşıya geçene. Bir gülümseme ve bir teşekkür bakışı için. Arabayla ilerlerken, yol verdiğimde şaşıran insan görmek hoşuma gitmese de... Çünkü şaşırmamalıydık, biz zarif insanlardık, buna alışık olmalıydık?!
Neden unutalım ki insanlığı, kibarlığı, hoşluğu...
Yol veriyorum, öncelik senin olsun, ben egomla çarpışırım sen geç lütfen :)

Bunları yazdığıma inanamıyorum :)

Sokakta her şey karmakarışık, korkutucu, tatsız. Değişir, değiştiririz, yaparız diyorum; sonra hop bir başka kabalık, bir başka tatsızlık.
Nasıl da son noktada öfkemiz? Nasıl da sabrı tükenmişiz...

Bari sen yapma be kardeşim! Sen kendinden başla değişime. Sen, ben bir başlarsak; o da diğeri de dener belki ne dersin?
Yarın arabaya bindiğinde, yaya görüp yol versen ne olur? Sokaktan fırlayıp çıkan aracın önüne geçmesine kızmasan ne olur?
Trafikte seni teslim alan o garip dürtüye karşı koysan, kibar olsan ne olur?
Negatif değil pozitif kalsan ne olur?
Egonun düğmesini bulup, hiç değilse trafikte kapatsan ne olur?


DY
18.11.2015

25 Ekim 2015 Pazar

Sen de Hayal Ediyor musun?


Bir gün her şeyin daha iyi olduğu bir toplumun parçaları olacağız. Insanların mutlu ve huzurlu olduğu, neşenin ve aşkın hakim olduğu...
Bizler umudunu kaybetmeyen iyi düşünen, güzeli düşleyen insanlar; biz hep var olup istediğimiz dünyayı yaratacağız. Hayal etmek bile iyi geliyor. Ve ayrıca beynimizi buna göre şartlıyor. Bunu yapmayı seviyorum. Ya sen?

8 Eylül 2015 Salı

Mucize Yaratmak İçin

Geceleri mi daha çok konuşuyordum kendimle de; fark edildi mutsuzluğum...

Dedi ki; "iyi değilsin, hem de hiç!"
Korkular, öfke, fiziksel acı, kararsızlıklar ve boşluk ancak bu kadar taşınıp saklanabilirdi. Ve evet, en sonunda o da "farkındayım"ı tatsız bir şekilde söyledi. Farkedişi daha da zorlaştırdı aslında işleri.

Aman ya, ne çok kelime var kafamda! Ne çok karar ve kararsızlık.
Tam kendime odaklanacakken, kendi derdime üzülecekken; okuduklarım, duyduklarım, tüm bu olanlar... Daha çok depresif yapmaz mı beni? Neydi anahtarı anda kalmanın? Yarını bilmiyorken "yarın ne olacak" diye sormanın anlamsızlığını kavramanın yolu neydi?
Şimdi "ben ne yapabilirim"e odaklanma zamanı değil miydi?
Her şeyin bir sebebi olduğuna inandığım şu dünyada, bu olanlar anlamsız olamazdı. Sadece biraz güçlü olmak gerekiyordu çünkü gerçek, her zaman eğlenceli değildi.
Bak işte yine düşünceler kafamda!

Bugün , büyük bir kalabalığın en büyük endişesiyle aynı benim endişem. Bugün bunlar oldu peki yarın neler olacak?
Bu haklı endişe, bizi korkutup elimizi kolumuzu bağlıyor. Sindiriyor bizi, tam avaz avaz bağıracakken. Tam "yeter artık" diyecekken; sesimizi kısıyor. Korku, aslında yapabilecekken yapamadığımız şeylerin tek sebebi oluyor.

Kısa süre önce tanıdığım biri söylemişti; "uykudayız" diye.
Acaba gerçekten çok güçlü bir silkinmeye mi ihtiyacımız var. Bir gök gürültüsü, bir şimşek yeri göğü inletecek cinsten. Bir sarsıntı, bir haykırış, tek bir tane!

Aslında ihtiyacımız olan tüm mesajları aldık. Sadece, "kıpırdayamıyoruz korkularımız yüzünden".

DY
8 Eylül Salı




23 Ağustos 2015 Pazar

ÇOCUKKEN GÜZELDİ BURASI



Biz, yağmurun ardından kokan nefis toprakta oyunlar oynamış, buna hiç doymamış çocuklardık. Acıkınca bakkaldan abur cubur alıp, deftere yazdıran, komşudan bir bardak su içerken hiç korkmayan. 
Komandoculuk, saklambaç, yakartop oynar, sokakta gece yarısına kadar güvenle enerjimizi atardık. O mahalle bizimdi, arka bahçe, ön bahçe, sokak, cadde... Bakkal, komşu, arkadaşlar; onlar da olmazımızdı. 
Herkesi tanırdık o yaşımızda. Birinin annesi hepimizin annesi olurdu. Karnımız acıkır, hiç utanmadan "bana da ekmek arası yapar mısın Fatma teyze" derdik. Bir güzel yerdik elimizdeki ekmeği.
Kış olur, bütün mahalle sokağa dökülür, en büyük kardanadamı yapardık. Burnuna takılacak havucu kim getirecek buna takılmazdık. O havuç mutlaka hazırdır birinin cebinde. 
Bencillik, ego, cimrilik bildiğimiz terimler değildi. Öğrendik...
Biz yağmurda, çamurda, baharda, kışta, karda... Biz dört mevsim sokakta güvenle korkmadan oynayan çocuklardık. Şimdi kimse bilmiyor da kıyaslayamıyor. Hiçbir şeyde yok bu özgürlüğün tadı. 

Biz şanslıydık demeyeceğim. Keşke bunları koruyabilseydik diyeceğim. 
Sokaklar korkutucu olmasaydı keşke. Bir çocuk mutlu ve huzurlu oyun oynayabilseydi. Komşularımızı hala tanıyor olabilseydik. Bir bardak su isteyebilseydik...
Hayatı, bize yabancı olmayan diğer insanlarla paylşabilseydik keşke. 
Yabancılaşmasaydık!

DY
8/2015

1 Temmuz 2015 Çarşamba

Bugün Böyle


Bilmez misin?
Sevmem uzakta kalmanı hiç. Yaklaş, geç o korktuğun kapıdan içeri...
Bilmez misin?
Açar arayı mesafeler, yorgunlaştırır bitmeye yüz tutmuş sevgini.
Aşk ol! Aşık ol bana; daha çok gel, daha çok bil beni, daha çok bul!
Geç o Kapıdan içeri, korkma! Korkun durdurmasın seni.

Deniz

29 Haziran 2015 Pazartesi

İYİ OLURSAK EĞER

Düşündüm ki; önce ben iyi olursam, iyi olursun sen de!

Düşündüm ki; eşim, işim, dostum, arkadaşım, sevgilim, Çocuklarım... Ben iyi olursam iyi olurlar...
Ayna modeli diyorlar buna :) sen bırak boşver aynayı falan. Kendine inan, içindeki iyiliğe inan.


25 Mayıs 2015 Pazartesi

Sen Sormadan Ben Anlattım

Yok yere üzülürüz, hiç önemsemeyiz sağlığımızı. Dur! Sana değil lafım kendime :)
En çokta ben unuturum; yahu hayat 1 kere! Hep atlarım bu müthiş mühim detayı...

Çok zaman oldu; tam 5 ay...
Her sabah adı konmamış bir sancı uyandırıyor beni. Koşturmacalar, panikler, ilaçlar, doktorlar, hastaneler... Sayarım bitiremem :)
Neyse, durum devam eder; her ay 2 kez kan testi (rahat edemiyorum kan vermeden o şekil yani)
Doktor beğenmemeler. Vazgeçip yeni hastanelere gitmeler. "Yok bu da bulamadı, başka nereye gitsem"ler... :)   (9 ya da 10 doktor rekor)
MR adı verilen (Tomografi) cihazdan medet ummalar, yok olmadı bir de ilaçlısına gireyim. Ee yine cevapsız sorular?! Can sıkıcı süreçler. Psikolojik farklılaşmalar, yüksek farkındalıklar. Kendi kendini tedavi etmeler. Denemeler, denemeler...

Her yeni gün, doktorculuk oynayıp, hastalığı tahmin etmeler. Yeni senaryolar...
Aaa dur bak! En sevdiğim yer geliyor :)
Ölüm korkusuyla baş edemeyip ağlamalar, zırlamalar... Kafada tarih belirlemeler...
Dilek tutmalar, fal bakmalar, kitaptan sayfa seçip, derde derman sormalar...
Ah ah daha ne ki bunlar :)

Her sabah, 5 aydır her sabah üzgün, savunmasız, hayal kırıklığı ile uyanıp "Yarın iyileşirim artık" demeler ama kendi söylediğine inanmamalar.
Dostlara, arkadaşlara " bugün Cuma benim için dua edin" demeler. Tanrı'yla bol bol konuşup daha beteri olmadığı için şükretmeler. Sonra yine ağlamalar...
Şimdi, şu an bile bulunamayan bu hastalıkla barışık, kaynaşık, alışık deriiiin düşünmeler...

Başkası değil ben yaşıyorum ve bak yazıyorum :) Gülüyorum, alay ediyorum, boş veriyorum. Çünkü vakit dar. Çünkü vakit çok dar!
Binlercesi var hastalığın, çaresizliğin, çözümsüzlüğün. Bu da benimki! Bana düşen kısmını yaşıyorum.
He hala çok korkuyorum :) ne olur ne olmaz diye; her gün canım ne istiyorsa onu yapıyorum!

25 Mayıs 2015
Deniz Yılmaz Kılıç

30 Mart 2015 Pazartesi

ANAHTAR

Sen bir mucizesin!

Bunu, bugün de yarın da hatırla. Sen çok kıymetlisin, eşin benzerin yok. Unutma!
Güne şimdi bir daha bak?!
Her şey yolunda gitmiyor olabilir, canın sıkkın, tadın kaçmış, moralin bozuk olabilir... Olsun!

Üstesinden gelebilecek güce sahip olduğunu, kendi başına bir mucize olduğunu unutma!!
Tüm cevaplar sende. Sadece farkında ol...

DY

20 Mart 2015 Cuma

YOL ARKADAŞIN OLSUN


BENİM ENERJIM VE ZAMANIM VAR. SANA YARDIM EDEBİLİRİM. SENİ DİNLERİM, YOL ARKADAŞIN OLABİLİRİM. "AŞAMIYORUM" DEDİĞİN NE VARSA AŞMANA YARDIM EDEBILIRIM.
HAYATTA HER ŞEYİ TEK BAŞIMIZA BAŞARMAK ZORUNDA DEĞİLİZ. YARDIMA AÇIK OLMAK, BAŞARMAYI İSTEMEKTİR. YARDIM ALSAK BİLE, BAŞARAN BİZİZ. BİR BAŞKASI DEĞİL. 
EGOLARIMIZLA YAŞAMAMAYI ÖĞRENDİĞİMİZDE VE BIRER MUCIZE OLDUĞUMUZU FARK ETTİĞİMİZDE, HAYAT ESKİSİNDEN KOLAY AKIŞTA OLACAK BİZİM İÇİN. SADECE DENEMEYE AÇIK BİRER BİREY OLALIM YETER. 
DY 
2015

13 Mart 2015 Cuma

Seçim Senin



"Yüreğine ne koyduğuna dikkat et" dedi güçlü bir ses...
"Öfkeyle dolarsan, nefretle ve kibirle... Ne yaşayacağını tahmin et"
"Oysa güzeli, sevgiyi, sükuneti saklarsa yürek; işte o zaman senin gibi binlercesi gerek!

Hepimizin inandıkları ve her birimizin doğruları farklı birbirinden. Ama inkar edemeyeceğimiz bir şeyler var bizi biz yapan. İyi yapan, mutlu yapan, huzurlu ve temiz kılan. Her şeyiyle zor olabilir yaşam. Her darbesi ağır gelebilir, küstürebilir, acıtabilir. İşte o an, yüreğine ne koyduğuna dikkat et.
O an, neyle beslenmek istiyorsan onu koyarsın yüreğine. Seçimin, seni sen yapacak en önemli şey...

Deniz
Mart 2015

10 Mart 2015 Salı


KARDEŞİM SEN DÜŞÜNCEDEN İBARETSİN
GERİYE KALAN ET VE KEMİKSİN
GÜL DÜŞÜNÜRSÜN GÜLİSTAN OLURSUN
DİKEN DÜŞÜNÜRSÜN DİKENLİK OLURSUN 
                                                             MEVLANA


Spora Club harika bir organizasyon için beni davet etti. Kadınlar Gününe özel bu seminerde, değerli üyelere motivasyon ve farkındalıkla ilgili bir konuşma yaptım. Konuşmama katılım gösterip, yürekten dinleyen tüm üyelere çok teşekkür ederim.
9 Mart 2015

DENİZ YILMAZ KILIÇ


9 Şubat 2015 Pazartesi

Bu da Bugünün Mucizesiydi İşte

Hayat bazen de kısa bir ses kaydında saklıdır.

İlk konuşmasını dinledim sevgilimin az önce. O bebekken kayıt edilmiş. Tam bir hazine! 

Gözlerim doldu, bir iki damla yaş... Sonra kahkahalarım... 
Bin duygudan diğer bin duyguya, hoşluğa, boşluğa, geçmiş yıllara, o ana, o odaya, o minik bebeğin tam yanına gittim. Ses kaydı bitsin istemedim. O ses onun 1,5 yaşındaki hali, kendi adını yarım yamalak söyleyişi, sıkılışı baskıdan, eğlenişi, öğrenişi, ilk söyleşiyi anne babayı...
Ve beni, sonsuza kadar hatırlayacağım bin duygu durumuna taşıyıp orada bırakışı!! 

Bir tek ses kaydı! Sadece 1 dakikalık. Bundan 32 sene öncesi. İlk sözcükleri bir insanın. Bebek hali, konuşamayan hali, 3 kelime ile ailesini havalara uçuran hali. O benim canım sevgilimin ilk sözcükleri... 
Bunun değeri hiçbir şeyle ölçülemez. 

Eğer sen de varlığının kıymetini bilmediğini fark ettiysen, lütfen bir ayna bul ve ona bak. Bu dünyaya gönderildiğin ilk andan beri çok değerlisin. Sadece bunu hatırlamayı bıraktın. Şimdi fark et ve sev kendini. Çünkü senden bir tane daha yok bu dünyada. Sen çok özelsin!

DY