15 Mart 2016 Salı

Gökyüzü Mavi Olsun


Uzun zamandır aydınlanmış değil gökyüzü, kalpler bile karanlık. Tadı yok hiçbir şeyin, gülüyoruz ama o da sahte! Seviyoruz, özlüyoruz, sarılıyoruz ama hepsi bir oyunun parçası. Film eksik olmasın tamamlansın diye rol yapıyoruz. İşte bu yüzden çok yorgunuz! Bir oyunun içindeyiz, gerçek biz değiliz. Ondan bu yorgun, bitkin halimiz...

Oysa maviydi gökyüzü, herkes gerçekti. Öfkeli gerçekten öfkeli, sevgili gerçekten sevgiliydi. Mis kokardı sokaklar, güvenliydi... Dalga sesi, kuş sesi, yağmurun, rüzgarın sesi...

Şimdi duyduklarımı saymak istemiyorum, anlıyor musun beni?

Hep gidesi var herkesin, kaçıp, bir yerlerde huzura erme isteği...
Benim de var! Böyle masmavi denizi olan, kumsalı, ağaçları, çiçekleri, toprağı mis kokan; sakin serin esen rüzgarı, bahçeli evleri olan bir yere gidesim var.

Herkesin hayal ettiği bir şey ya da bir yer var...
Gitsek ne olacak ki?!
Birilerinin hayatlarının sona erdiğini bilip, o yerde olmanın ne tadı olacak? Onun adı nasıl "huzur" olacak? Nasıl kokacak ki oranın toprağı? Nasıl duyacağız ki kuşların sesini? Kulağımızda acıyla feryad eden insan sesleri varken?

Hayalimiz bile bencil olmasın da artık; nasıl yeneriz kötülüğü hepbirlikte onu düşünelim. Bir tek ölümün gerçek olduğunu hatırlayıp, hatırlatalım. Egosuyla, hırsıyla gözü dönmüş canavarlara birlik olup karşı çıkalım.

Biliyorum; yazmakla olmuyor...

DYKILIÇ
2016
Mart

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder